Gelin ve Kayınvalide Muhabbeti Nasıl Sağlanır? 1-
Gelin-Kayınvalide ilişkileri, aile yapısını sarsması nedeniyle toplumumuzun kanayan bir yarasıdır. Gelin kayınvalide probleminin geçmişinde, kültürel kodların etkisiyle kurulmaya çalışılan tahakkümler ve tarafların geçmişten gelen patolojik sorunlarının olması gibi durumlar nedeniyle kapanmayan bir yara olmaya devam etmektedir. Kayınvalideleri ile yaşadıkları problemlerden olumsuz etkilenen eskinin gelinlerinin, şimdinin annelerinin kızlarına anlattıkları hikayeler, verdikleri öğütler nedeniyle oluşan algılar, kayınvalidelerin geneline karşı önyargı oluşmaktadır.
Gelin ve kayınvalideler birbirleriyle olan tartışmalarında, olmadık hakaretler, birbirlerine söylenmeyecek sözler söyleyerek psikolojik şiddet uyguladıkları görülebiliyor. Aile içi tartışmaların bitmediği, her gelip gitmede sıkıntıların yaşandığı, bayramların ve tatillerin burundan geldiği durumlar yaşanmaktadır. Bununla yetinmeyen taraflar, 3. Sayfa haberlerine düşecek kadar birbirlerine fiziki şiddet uygulayabilmektedirler.
Gelin-kayınvalide ilişkilerinde evlilik öncesinde ve sonrasında yaşanan sıkıntılar, boşanma istatistiklerinde okun yönünü yukarıya doğru yükseltmesinde etken olmaya devam etmektedir. Bu konuda elimizden geldiğince her iki tarafa yönelik tespitlerimiz, tavsiyelerimizin yanısıra arada kalan, dengeleri sağlamakta zorluk yaşayan damada ise eş ve oğul olarak yapması gerekenleri, kayınpederlerin üstlenmesi gereken fonksiyonları ifade etmeye çalışacağız.
Bu kadar önemli bir problemin çözümü niçin kangren olmaktadır. Geçmişte kayınvalideleri ile problem yaşayan gelinler, günümüzün kayınvalideleri olduklarında niçin aynı minval üzerine devam ederler? Ben yaşadıklarımı gelinime yaşatmayacağım diyen kayınvalideler niçin gelini ile iyi geçinemezler? Ya da gelin anneleri kızlarını yetiştirirken, kendi yaşadıklarından yola çıkarak kayınvalidesi ile nasıl iyi geçineceklerini anlatmak yerine, nasıl cephe alacağını öğretirler?
Niçin gelinler kayınvalidelerini, anneleri yerine koyamamaktadırlar. Eşinin sevgisini kazanmak adına eşinin annesine gereken sevgi ve saygıyı gösterememektedirler? Kayınvalide adayı bile belli değilken, peşin peşin kayınvalideler hakkında neden önyargı ile yaklaşılır? Eskiden cahillikten dolayı bu problemler yaşanıyor derken bugün bu problemi çözme noktasında insanlar niçin bilinçli hareket etmezler.
Bugün gelin-kayınvalide ilişkilerindeki sıkıntılardan bunalan taraflar, depresyon tedavisi görmek için psikologların, aile danışmanlarının kapılarını aşındırmaktadırlar. Eşler arasında ciddi bir huzursuzluğa sebebiyet vermektedir. Birisinin oğlu, birisinin kocası olan erkek, iki taraf arasında kalmakta, bunalmakta ve problemi çözme potansiyeli yoksa evden uzaklaşmaktadır.
İnancımızla, ahlakımızla, kültürümüzle uyuşmayan bu problemi iyi tahlil etmek ve aile saadetini yakalamak için çözüm paketlerini temel insani değerlerimizin içerisinde, inancımızda rahatlıkla bulabilmekteyiz.
Güzel bir ahlak ile yetişmiş, insan olmanın erdemine ulaşmış bir kayınvalide gelinine sıkıntı veremez, gelinde kayınvalidesine saygısızlık edemez. Kayınvalide gelinini kendine emanet edilmiş kızı gibi görür, gelinde anne olarak görmese bile saygı ve sevgi göstermesi gereken kayınvalide olarak görürse, problemi çözme yolunda ciddi bir adım atılmış olunacaktır.
İnsanlığımız, inancımız, değerlerimiz bize iyi insan olmayı emretmiyor mu? Kendimizden küçüklere her istediğimizi söyleyebileceğimizi, davranabileceğimizi mi zannediyoruz? Kök ailemiz bize, eşinin anne-babasına, akrabalarına kötü davranabilirsin mi dediler? Başkalarına gösterdiğimiz ailecenaplığı, merhameti, iyiliği, yardımseverliği birbirimizden esirgemeyelim, bol bol verelim ki hem dünyamız, hem ahiretimiz güzelleşsin.
Gelin Kayınvalide Problemlerinin Altında Yatan Sebepler -2
Gelin-kayınvalide ilişkilerinden, gelin ve damadın yetiştiği aile modeli, ailenin ortamı, sosyal çevreleri, eğitimleri, kültürleri ve psikolojik dinamikler nedeniyle, ilişkileri olumlu veya olumsuz olarak şekillenebilir. Gençler, anne veya babalarının baskın karakter olması, ebeveynlerinin ilişkisi, evde rollerin dağılımı, problem çözme becerileri, evin içinde devamlı yaşanan tartışmalar, çatışmalar, yaşanılan acılar, travmalar, ilişkinin yürütülmesinde etkili olmaktadır.
Gelin ve damat, evliliğe kendi geçmişlerinin yanısıra bu geçmişten şekillenen kişiliklerini taşırlar. Kişinin doğduğu bölge, şehir, ilçe ve köyde şekillenen bir dünyası vardır. Ailenin, mahallenin, şehrin kültürü, örf ve adetleri, değerleri, din anlayışları evliliklerde etken bir rol oynamaktadır.
Gelin ve kayınvalide ilişkilerinde yaşanan sorunlarda, cinsiyet özelliklerinin getirdiği özelliklerde etkili olabilmektedir. Mesela kadınlar yaşadıkları olayı geçmişte bırakamamakta, devamlı hatırlamakta ve affedememekte iken erkekler olayları çoğu zaman anlayamamakta, yaşandı bitti önümüze bakalım mantığında hareket etmektedirler. Böyle bir durumda duygusal olarak görülmeyen, desteklenmeyen kadınlarda değersizlik duygusu oluşmakta, eşine veya oğluna baskı, ajitasyon yaparak yaşadıkları olumsuz duygudan haklı çıkarak kurtulmak istemektedirler.
Tarafların geçmişten gelen kişilikleri, mizaçları ve çocukluktan gelen psikolojik problemlerin gerginliklerin sebebi olabilir. Gelin-kayınvalide ilişkilerinde ortaya çıkan problemler sadece gelin-kayınvalide ile sınırlı değildir. Damat da kendi kök ailesinden getirdiği patolojik problemler nedeniyle annesi ve karısı arasında kalabilir. Gelin – Kayınvalide sorununun içerisinde damat ve gelinin annesi de aktif olarak rol alırken, genellikle babalar kenarda kalırlar. Ancak taraflar onların tribünden seyretmesine müsaade etmeyip, tartışma da en azından taraf olmasını isterler. Bazı durumlarda olumlu veya olumsuz aktif rol alarak problemin daha büyümesini veya azalmasını sağlayabilirler.
Tarafların davranışlarının altında yatan sebepleri elimizden geldiğince sebeplerini irdelemeye çalışacağız. Damatların, gelin-kaynana sorunlarının büyümesine sebebiyet verdiği, çözüm üretemediği noktalara kısaca bakmaya çalışalım;
Aşırı koruyucu aile de büyüyen, çocukluğunda devamlı olarak ailesinin kontrolünde ve yönetiminde olan, bu nedenle kendi kararlarını almakta zorlanan damat, annesinin müdahalelerine karşı koymakta zorlanabilir ve karısının ihtiyaçlarına yeterince yanıt veremeyebilir.
Çocukluğundan itibaren devamlı duygusal manipülasyonlara maruz kalmış damat, annesinin duygusal manipülasyonlarına karşı savunmasız kalabilir ve bu durum karısının ihtiyaçlarını göz ardı etmesine yol açabilir.
Çocukluğundan itibaren, ailesinin sürekli eleştirilerine maruz kalmış, kıyaslanmış, başarıları görülmemiş damadın özgüveni düşük olabilir. Karısına karşı kendini yeterince güçlü ve kararlı bir şekilde ifade edemeyebilir, annesinin görüşlerine daha fazla önem verebilir.
Damat, bağımlı kişilik özellikleri geliştirmiş olabilir, yani sürekli olarak başkalarının rehberliğine ve desteğine ihtiyaç duyabilir. Annesinin onayını kaybetmekten korktuğu için onun yaptığı yanlışlara karşı duruş sergilemekten kaçınabilir, bu da karısı ile arasında gerginlik yaratabilir.
Damat, aile içinde sözlü-fiziksel şiddet, pasif-agresif davranışlar veya duygusal istismar görmüş olabilir, bu da duygusal travmalara yol açabilir. Bu tür geçmiş deneyimler, damadın stres ve çatışma durumlarında sağlıklı tepkiler vermesini zorlaştırabilir. Annesi ve karısı arasındaki sorunlarda doğrudan iletişim kurmak yerine sorunları örtbas edebilir veya kaçınma davranışları gösterebilir.
Damat, ailesinin yüksek beklentileri altında büyümüş olabilir. Hem annesinin hem de karısının beklentilerini karşılamaya çalışırken kendini tükenmiş hissedebilir ve bu da ilişkilerde çatışmalara ve kaçınmalara yol açabilir.
Kayınvalidelerin yaşamış olduğu duygu ve durumlara bakacak olursak;
Eşinden gereken ilgi, sevgiyi bulamamış kayınvalide, oğlunda sevgiyi aramış, ömrünü oğluna adamış olabilir. Böyle bir ortamda yetişen damat, annesine aşırı bağımlı yetişmiş olabilir ve bu nedenle annesinin onayına, desteğine, sevgisine fazlasıyla ihtiyaç duyabilir. Böyle bir durumda oğluna aşırı düşkünleşen kayınvalide, gelini kıskanabilir veya oğlu için onun üzerinde aşırı baskı kurabilir. Damat, karısının istekleri ve ihtiyaçları ile annesinin talepleri arasında sıkışıp kalabilir, haklı-haksızı ayırt etmekte zorlanabilir. Bu durum, gelinin kendisini dışlanmış, değersiz, kendini ikinci plana atılmış hissetmesine neden olabilir.
Kayınvalide gerek mükemmeliyetçilik anlayışı içerisinde, gerek kontrolcü ve müdahaleci yönü nedeniyle oğlunun hayatındaki önemli bir figür olmaya devam etmek isteyebilir ve bu da gelinle çatışmalara yol açabilir. Damat, annesinin bu müdahaleci tavrına karşı durmakta zorlanabilir.
Yazı serimize kaldığımız yerden devam edeceğiz. Huzur ve mutlu olmanız dileğiyle…
Gelin Kayınvalide Problemlerinin Altında Yatan Sebepler -3
Gelin kayınvalide ilişkilerinde yaşanan problemlerin altında yatana başka bir sebepte, evde kararları genel olarak kaynana alıyorsa, evi çekip, çeviren otoriter olan ve evin baskın olan ebeveyni ise gelininde kendi emir-komuta zincirine girmesini, her dediğini yapmasını isteyebilir. Farklı aile modelinden ve kültürden gelen gelin, bu modeli kabullenmeyip, itiraz etmesi ile birlikte anlaşmazlıklar ve çatışmalar ortaya çıkabilir.
Farklı kültürden, inançtan bir araya gelen kişiler tarafından gerçekleştirilen evlilikte gelin-damat arasında denge sağlansa bile kayınvalide kendi değerlerinin daha çok uygulanmasını ve buna uyulmasını isteyebilir.
Kayınvalide eğer mükemmeliyetçi bir yapıda ise gelinin yaptığı şeyleri beğenmeyip, eleştirmeye ve yargılamaya meyilli olabilir. Bu durum, gelinde utanç, suçluluk ve öfke gibi duygulara yol açabilir.
Gelin kayınvalide ilişkilerinde yaşanan problemlerde damat ve annesini inceledikten sonra şimdi gelin ve annesini inceleyeceğiz. Damatta olduğu gibi gelinin kültürel, sosyal ve psikolojik dinamikler gerek evlilik içerisinde, gerek kayınvalidesi ile ilişkilerinde problem yaşanmasında veya problemin çözümünde etkendir.
Annesinin kayınvalidesiyle yaşadığı problemleri görerek ve duyarak büyüyen, çevresinde olumsuz örneklerden etkilenen gelinde, kayınvalideye karşı bir önyargı oluşmaktadır. Eskiden yaşanan gelin-kayınvalide ilişkileri toplumun hafızasında olumsuz yer etmiştir. Bu olumsuz görüntü ve yapılan telkinler nedeniyle (kendini ezdirme, kullandırtma, vb…) gelinlerin, kayınvalidelerine karşı peşin hükümlü hareket etmelerine, sınırlar oluşturma çabalarına girmelerine, eşiyle tartışmalarına sebebiyet vermektedir. Gelin, eşininde annesine karşı cephe almasını, görüşmemesini, ihtiyaçlarıyla ilgilenmemesini isteyebilmektedir.
Hatta gelin eşiyle evlilik yoluna çıkarken başlangıçta olumlu bir portre çizerken, önyargıları ve olumsuz düşüncelerinin etkisiyle evlendikten sonra eşini ailesinden uzaklaştırmayı hedefler, kendi dünyasında oluşturduğu bu gizli gündemi nedeniyle evlendikten sonra bir anda hal, hareket ve tavırları değişmeye başlayabilmektedir. Gelin, kayınvalidesinin otoritesini ve rolünü sorgulayan bir tavır sergileyebilir, bu da çatışmaları artırabilir. Kayınvalide genel anlamda uyumlu olsa da, ilişkide problem çıkartan taraf olmasa da gelin önyargılarıyla, suizanlarıyla araya duvar örmeye çalışabilir.
Annesi kızını yetiştirirken, yemek, temizlik, ütü vb. ev işlerinde desteklememiş, öğretmemişse gelin olduktan sonra bu işler geline zor gelmekte, evliliğin sorumluluğunu üstlenmekte zorlanmasına, kendini yetersiz hissetmesine, özgüveninin sarsılmasına sebebiyet verebilmektedir. Gelin gerek eşiyle, gerek kayınvalidesiyle bu nedenle tartışmalar yaşayabilmekte, kayınvalidenin iyi niyete gelinine iş öğretme, yardımcı olma yaklaşımlarına rağmen, gelinin yaşadığı, hissettiği olumsuz duygular nedeniyle tepki gösterebilmektedir.
Çocukluğunda anneden yeterince ilgiyi, sevgiyi çeşitli nedenlerle alamamış, annesiyle çatışmış kız çocuğu, annenin evlenirken ve evlendikten sonra kızını manipüle etmek, duygularını sömürmek için gösterdiği sevgiye kapılarak eşine ve kayınvalidesine karşı cephe alabilir. Çocukluğundan itibaren annesi tarafından karşılanmayan duygusal ihtiyaçlarına geçte olsa kavuşan gelin, annenin olumsuz yönlendirmelerini annenin sevgisini kaybetmemek adına sahiplenebilir.
Gelinin özgüveni yetersiz, sosyal ilişkileri zayıf ve sosyal anksiyete bozukluğu var ise kayınvalidesi ile sıcak iletişim kuramayabilir, kayınvalidesine ve yeni akrabalara gitmek istemeyebilir. Bu durum kayınvalide tarafından, gelinin kendilerini sevmediği, istemediği şekliyle yorumlanabilir.
Gelinin kayınvalide ile olan ilişkisinde kendini aşırı gergin, kaygılı, yetersiz veya sürekli eleştirilme korkusu hissedebilir. Bu nedenle birçok şeyi yanlış anlayabilir, kayınvalidenin yapıcı eleştirilerini veya müdahalelerini bile kişisel bir saldırı olarak algılayabilir. Gelin, kendini kanıtlama çabasında aşırı hassas olabilir ve bu da gerginliklere yol açabilir.
İhmalkâr, aşırı koruyucu veya mükemmeliyetçi bir ailede büyüyen gelin, çocukluğundan itibaren bağımsız kararlar almakta zorlanabilir ve sürekli onay arayışı içinde olabilir. Bağımsız hareket edememesi gelinin kendi iç dünyasında da çatışmalar meydana getirebilir, eşiyle ve kayınvalidesiyle olan ilişkisinden dengesizlikler oluşturabilir. Geçmişte kontrol edilme veya baskı altında kalma deneyimi yaşayan gelin, kayınvalide ile ilişkide bağımsızlık mücadelesine girebilir, kayınvalidenin müdahalelerini tehdit olarak algılayabilir.
Gelinin geçmişte yaşadığı travmatik olaylar, gelinin kayınvalidesine soğuk olmasına, güvenememesine, kayınvalidesi ile ilişkisinde aşırı tepkisel olmasına yol açabilir. Yanlış anlaşılmalar ve yetersiz iletişim, ilişkideki gerginlikleri artırabilir.
Gelin Kayınvalide Problemlerinin Altında Yatan Sebepler -4
Gelinin annesi kızının yuvasını kurma aşamasında genel olarak iyi niyetle ama bilinçsizce bazı davranışlarda bulunabilir. Bu davranışlar ile kızını olumsuz etkileyebilir, onun üzerinde stres, baskı ve huzursuzluk meydana getirebilir.
Anne, kızını hâlâ küçük bir çocuk gibi görerek, onun üzerinde kontrol kurmaya çalışabilir. Annenin bu endişesi, kızından mükemmel bir eş ve gelin olmasını beklemesi, onu eleştirmesi, kıyaslaması kızının üzerinde büyük bir baskı oluşturabilir ve stres seviyesini artırabilir.
Kızının evlilik hayatına sürekli müdahale etmesi ve kararlarına karışması, kızının bağımsızlık hissini zedeleyebilir. Kocasına nasıl davranacağından, yemek yapmasına, ev işleri, eşya seçimlerine kadar her şeye annenin karışması, kızının kendi evliliğini yönetme becerilerini geliştirememesini ve kişisel gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Anne, kızının evliliğini istememesi, damat ve ailesine karşı güvensiz olması, sürekli şüphelenmesi, suçlaması, kızının eşine bakışını etkileyebilir, eşler arasındaki güveni zedeleyebilir. Annenin yaklaşımı ve davranışları problemlerin çoğalmasına ve zamanla kendini haklı çıkarmaya zemin hazırlar.
Annenin, kızının kayınvalidesiyle yaşadığı sorunlarda sürekli olarak kızının tarafını tutması, adil bir yaklaşımda bulunmaması, ilişkileri daha da zorlaştırabilir. Küçük sorunları abartarak büyük bir mesele haline getirmek, kızının evliliğinde gereksiz gerginlikler yaratabilir.
Anne kendi evliliğinde, eşi ve kayınvalidesi ile yaşadığı problemlere istinaden kızını koruma içgüdüsü ile hareket edebilir. Ona kendini ezdirmemesi ile ilgili devamlı telkinlerde bulunabilir. Kızına sabırlı davranmasını söylemek, olayları daha sağlıklı yönetmesi için destek vermek yerine çekmek zorunda olmadığını, evliliğini bitirebileceğini söyleyebilir. Anne kendi yaşamındaki hayal kırıklıklarını, kızının evliliğinde telafi etmeye çalışması, kızını yanlış yönlendirmesine sebebiyet verebilir.
Annenin kendi duygusal veya fiziksel ihtiyaçlarını öncelemesi, sürekli olarak yakınması, kızından devamlı taleplerde bulunması, kendini ön planda tutması, kızının kendi ailesine yeterince odaklanamamasına neden olabilir. Kızını, onunla yeterince zaman geçirmediği veya onu ihmal ettiği için suçlu hissettirerek, duygusal olarak zorlanmasına neden olabilir. Kızının kendisine olan sadakatini veya sevgisini sürekli olarak test etmek, ilişkilerinde gerginlik yaratabilir.
Anne, kızı üzerinde suçluluk duygusu yaratmak için geçmişteki iyiliklerini hatırlatabilir, ajitasyonlara başvurabilir, duygu sömürüsü yaparak onu manipüle edebilir. Hatta kızına, istediği gibi davranmazsa onu yalnız bırakmakla, sevgisinden mahrumu bırakmakla veya başka bir şekilde cezalandırmakla tehdit edebilir.
Kayınvalide kadar, gelinin annesinde de olabilecek kişilik bozukluğu olarak ifade edilen narsist, borderline, obsesis kompulsüf bozukluk (vesvese, takıntı) vs. yapılanmalarının olması, evlilik üzerinde derin ve olumsuz etkiler yaratabilir. Bu kişilik bozukluklarının yansıması olarak anne, kızının eşinden gördüğü ilgi ve sevgiyi de kıskanır. Kızının seçimlerini ve kararlarını sürekli olarak değersizleştirir ve eleştirir. Kızının evliliği üzerinde sürekli kontrol kurmaya çalışır ve kızının bağımsız olmasına izin vermez.
Kızını bir gün göklere çıkarırken, bir gün yerin dibine batırır. Bu durum, kızın kendine olan güvenini sarsar. Annenin duygu durumlarının sürekli değişkenlik göstermesi, kaygılı, karar alamayan, ne yapacağını bilemeyen bir kız çocuğu meydana getirir. Bu durum sadece kızının evliliği üzerinde değil, kişiliğinde de ciddi problemlere yol açar.
Takıntılıları olan bir kaynana veya anne, sadece kendileri yorulmaz, hayatları zorlaşmaz, çevresindekilere de yaşatırlar, onların da yaşam kalitelerini etkilerler. Temizlik, düzen, kontrol gibi takıntıları olan ebeveynler, etrafındakilerin de aynı şekilde hareket etmesini isteyerek stresli bir ortam oluştururlar.
Bu bölüme kadar gelin ve damadın evliliklerine annelerinin olumsuz etkilerini incelemeye çalıştık. Burada kısaca babalara da değinmek istiyorum. Kayınbabalar normalde anneler kadar evliliklere karışmazlar. Ancak gerek kendi kişilik yapılanmaları, gerek eşlerinin etkisiyle, gençlerin evliliğine olumsuz yansıtmaları olabilmektedir. Aşırı otoriter, baskıcı, ataerkil bir yapı içerisinde, gelin ve damada fazla söz hakkı verilmeyebilir. Eşlerinin manipülatif yaklaşımları nedeniyle dengeyi sağlayamayabilir, öfke ile hareket edebilir. Gelinine ve ailesine karşı aşırı sert davranışlarda bulunabilir.
Gelin ve Kayınvalide Probleminin Çözümleri -5
İnsanoğlunun var olduğundan bu yana gerçekleşen evlilik müessesinin daha bilinçli yapmak için ailelere ve gençlere büyük vazifeler düşüyor. Çünkü her boşanma ile biten evlilik, gençlerde maddi ve manevi ciddi kayıplara sebebiyet veriyor. Evlilikte esas amacın, gençlerin birbirini sevmesi, mutlu olması, sağlam bir yuvanın temelinin atılması, gençlerin büyüklerine karşı sevgi ve saygı göstermesi, büyüklerinde gençlere yol gösterici olması, destek vermesi olduğunu unutmamalıyız.
Gençler, fiziksel özellikler kadar sohbet edebilmenin, empatiyle dinleyebilmenin, öfkeyi kontrol edebilmenin, yaratılıştan gelen cinsiyet özelliklerinin evlilik içinde önemli olduğunu farkında olmaları gerekiyor. Evliliğe dair ne kadar bilinçli olursak, birbirimizi anlamak, sevgi göstermek, saygı duymak, sabretmek, sadık olmanın öneminin farkında oluruz.
Aileler arasında problemlerin oluşmaması veya asgariye indirilmesi için evlilik öncesinde aileler birbirlerini iyi araştırmalı, açık, net ve şeffaf hareket edilmeli, bu evliliğin olması veya olmaması adına artı ve eksiler iyi değerlendirilmeli. Evlilik öncesinde yaşanan tartışmaların, evlilik içinde de maalesef bitmediği, uzun yıllar bu yaşananların sancısı devam edebilmektedir. Bunun için evlilik öncesinde daha dikkatli olmalı, en güzel günlerin ve anların, yaşanan problemlerin gölgesinde kalmamasına dikkat edilmeli.
Eş seçiminde, sadece eşimizi seçmediğimizi aynı zamanda ailesi ile ve geçmişiyle de evlendiğimizi bilerek hareket etmemiz gerekir. Evliliğin içinde köken ailelerin, akrabaların hatta samimi arkadaşların bile bu evlilik içinde olacağını unutmamalı. Aileler tarafından bilhassa kayınvalideler tarafından gelin veya damadın istenmemesi ciddi bir sancı oluşturmaktadır. İstenmeyen gelin veya damat ile yaşanan küçük problemler başta ben söylemiştim, olmaz demiştim denilerek olaylar daha da büyütülebilmektedir. Gelin ve damat başlangıçta, ailelerinin rızasını almak noktasında azami gayret göstermeli ki, sonradan aileler evlilik içinde olumsuz bakış açıları nedeniyle evliliklerine karışmasınlar.
Gelin ve kayınvalide problemlerinin kaynağını tespite damattan başladığımız gibi problemin çözümüne de damattan başlayacağız. Esasen gelinin de kayınvalidenin de, yapmış olduğu kavgalar neticesinde yıprattıkları kişi birisinin biricik kocası, diğerinin de sevgili oğludur. Kadınların, iktidar mücadelesi verirken yıprattıkları erkek bunalımlara düşebilmekte ve iki kadın arasında kalmaktadır. Ne yardan, ne anadan vazgeçebilmektedir. Hele tarafların kendilerini haklı göstermek için bire bin katmaları ile basit bir olay daha çetrefilli hale gelebilmekte, erkek için çözülmesi zor bir hal almaktadır.
Damat yaşanabilecek tartışmalarda ne annesinin ne hanımının yörüngesinde olmalıdır. Her ikisinin de gönlünü kazanmayı, açık iletişim halinde, arabulucu fonksiyonunu icra edecek yaklaşımda, adalet terazisini dengeli kullanarak, yerine göre tavşana kaç tazıya tut demeyi bilmeli. Erkek burada eğer itidalli davranırsa, her iki tarafında gönlünü hoş tutup, onları anlamaya çalışırsa, empatik bir yaklaşımda bulunarak, idareyi elinde tutarsa, haklı ve haksızı ayırt edebilirse, adaleti temin edebilirse, tarafsız kalırsa evliliğini selamete ulaştırabilecektir. Üzülen, kırılan, incinen kim olursa olsun onları anladığını ve yanında olduğunu hissettirmelidir.
Damat kendisini dünyaya getiren anneye karşı duyduğu sevginin yanısıra inancı, kültürü ve değerleri nedeniyle de minnet içerisindedir. Bazı erkekler eş çok bulurum ama başka bir anne tekrar bulamam tarzı bir düşünceyle eşini ikinci planda tutmakta, eşini incitmekte ve kalbini kırmaktadır. Bu düşünce ile annesinin yanlışlarına, haksızlıklarına sessiz kalıp, hanımını ihmal etmemelidir. Hanımının kendisine bir emanet olduğu bilinci ile hareket etmeli, eşini korumamasının, desteklememesinin, onu üzeceğini, sevilmediğini, değerli olmadığının düşüncesinin oluşmasına sebebiyet vereceğini bilmelidir.
Damat eğer dengeyi sağlayamazsa, adaletli yaklaşmazsa, eşi ve annesi arasında kalırsa, çözüm üretmek yerine kaçmayı tercih ederse bunun bedelini ömrü boyunca ödeyebilir. Çünkü kadınların yaratılıştan gelen özellikleri nedeniyle duygusal, incinen, kırılgan, naif tarafları nedeniyle yaşadıkları olumsuzlukları, haksızlıkları, ihmalleri unutamıyorlar. Yaşananlara karşı samimi bir özür, telafi yapılmadığı müddetçe eşiyle yaşadığı tüm tartışmalarda bunlar tekrar tekrar gündeme geliyor.
Diğer tarafta damat, eşinin annesine yaptığı saygısızlığı da görmemezlikten gelmemeli. Eşiyle kavga etmeden, bu durumun kendini üzdüğünü ifade etmeli, tekrarlanmaması için hanımının gönlünü yapmalı. Eğer kavga ile çözüm üretilmeye çalışılırsa, gelinler senin yüzünden eşim benim kalbimi kırdı diyerek kayınvalidelerine karşı yıllarca kızgınlık yaşayabiliyorlar. Her iki tarafı da tutmadan, müdafaa etmeden, tarafsızlığına gölge düşürmeden hareket etmeyi bilmeli, güvenilirliğini kaybetmemeli. Çözümler üretmeli, problemlerden kaçmamalı.
Damat eğer sakin kalamazsa, sabırlı olamazsa çatışmanın büyümesine sebebiyet verebilir. Yargılamadan, eleştirmeden, suçlamadan, ani tepkiler vermeden, sorunları sabırla, anlayışla çözümlemeye çalışmalı. Annesine de, eşine de beni üzüyorsunuz, ben zor durumda kalıyorum. Problemleri çözmemde bana yardımcı olun mesajını vermeli. Annesine ben evlensem de senin oğlunum, eşine de annemi sevmem seni sevmeme engel değil, sen benim eşimsin, biriciksin mesajını vermesi gerekmektedir.
Sorunun ne olduğunu belirleyerek, ortak ve adil çözümler getirebilmesi gerekir. Problemler karşısında esnek olmayı başarabilmelidir. Annesine ve eşine karşı kişisel sınırlarını net bir şekilde belirlemeli ve bu sınırların aşılmasına müsaade etmemelidir. Yerine göre hayır diyebilmeli ve her iki taraftan da birbirine saygı göstermesi gerektiğini vurgulamalıdır.
Gelin ve Kayınvalide Probleminin Çözümleri -6
Kayınvalideler gençlerin evliliğinde önemli bir fonksiyon icra ederler. Bu fonksiyonu akil insan rolüyle yaparsa, evliliğe yapıcı katkıları olur, oğlunu evliliğe adapte eder, gelinine de hanımlığı, ev işlerini öğretebilir. Gelin ve kaynana birbirlerine önyargısız yaklaşabilmeli, ikisi de birbirini sevmek zorunda olmadıklarını ama saygı duymaları gerektiğini bilerek hareket etmeliler. Birbirlerinin alanlarına saygı duydukça, sınırları bildikçe, pozitif yaklaştıkça zaten zamanla da sevgi oluşacaktır.
Gelinini gelin olarak değil kendi kızı gibi görebilmeli, sevebilmeli, ona yumuşak davranmalıdır. Kendi kızına söylemediği şeyleri gelinine söylememelidir. Kendi kızına el kapısında nasıl davranılmasını isterse, evine gelin gelmiş bir kız çocuğuna da aynı şekilde hareket etmesi problemleri azaltacak veya büyümemesine sebebiyet verecektir. Kendisi gibi anne olan başka bir annenin evladını kendisine emanet ettiği düşüncesi ile hareket etmeli.
Kayınvalide gelinini daha başlangıçta rahatlatmalı, evliliklerine karışmayacağını, gelinine elinden geldiğince iyi niyetle yaklaşacağını, her zaman destek olacağını ifade ederek olası önyargıların önüne geçmeli. Kendi örf ve adetlerini, kültürlerini yanlış anlaşılmalar olmaması adına başlangıçta belirtmeli. Kırgınlıklar oluştuğu zaman nasıl çözebileceklerini, olası problemlerde kendi içine atmadan ifade edebileceğini söyleyebilmeli.
Ancak bazı kadınlar eşlerinden sevgi, ilgi ve alaka göremediklerinde, bu açlıklarını bastırmak için erkek evladına bağlanırlar. Erkek evladına aşırı bağlanan ve çocuğunu da kendisine bağımlı hale getiren kayınvalide bunun farkına varıp çocuğunun kendinden ayrışmasını sağlayıp, kendi yuvasını kurabilmesini sağlamalı.
Kayınvalide nişanlılık döneminden başlayarak birçok olumsuz düşünce ile gelin adayını kendine rakip olarak görmektedir. Oğlunu elin kızına kaptırmamak için savaş baltalarını hazırlamış ve kıskançlık damarları kabarmış bir şekilde, hareket edebilmektedir. Evladını sorumsuz, şımarık yetiştiren anneler başarısız/mutsuz bir evliliğin temeline böylece dinamit koymuş olmaktadırlar. Bunun farkına varıp, bir kız çocuğunun hayatını karartacak şekilde hareket etmemeli, onun hayallerini sükuta uğratmamalı.
Kayınvalide oğlunu kendi yaşamının garantisi görüp onu kaybetmemek adına gelini rakip olarak görüyorsa, evladımı ben büyüttüm, onun bana her zaman ihtiyacı var, onu korumalıyım diyerek kontrolu elinde tutmaya çalışıyorsa, oğluna eş değil de hizmetçi aldığını düşünüyorsa, tabii ki bu evlilik sıkıntılara gebedir. Bu düşüncenin yanlışlığını idrak etmeli, onunda bir ailesi olduğunu kabul ederek kendi duygu ve düşüncelerini akıl ve iradeyle bastırabilmelidir.
Kayınvalide dizginleri elinde tutmak adına her işe olumsuz yaklaşırsa, oğluna gelinini devamlı şikâyet ederse, nişanlılık sürecinden itibaren problemler çıkarırsa gençlerin en mutlu olmaları gereken zaman dilimleri bu problemlerle boğuşarak geçirecekler. Bazı kayınvalideler kendisi çektiği sıkıntıları, zorlukları farklı saiklerle gelinin de çekmesini istiyorsa, kayınvalide burada kendini kontrol etmeli, kendine yaşatılanları başkasına yaşatmamak adına dikkatli olmalıdır. Eğer geçmişin sancılarını çok fazla yaşıyorsa, yaşadığı travmalar, acılar, zorluklar nedeniyle problemlerin oluşmasına sebebiyet veriyorsa muhakkak psikolojik destek almalıdır.
Kayınvalide oğlunun iplerini elinde bulundurmak adına gençlerin her alanına karışmamalı. Bir zamanlar gelin olduğunuzu unutmadan hareket etmeli, gelinine yardımcı olmalı, evliliğe alışmasına, yeni evine alışmasına, yeni akrabalara alışmasına fırsat vermelidir. Kendi alıştığı ortamdan, kültürden yeni bir hayata, o ortama ve kültüre alışmasına yardımcı olmalıdır. Her işlerine karışmanın, her şeyi eleştirmenin kim olursa olsun sıkıntı olacağını bilerek hareket etmeli. Eleştiriden daha ziyade, kızım şöyle yaparsan daha iyi olur, böyle yaparsan daha iyi olur diye fikir vermelidir. Kayınvalide, oğlunun, gelininin ve onların evliliğinin üzerine iktidar olmaya çalışmamalıdır. Onlara karı koca olmalarına, kendi kararlarını alabilmelerine fırsat tanımalıdır. Onların özel bir yaşantılarının olduğu bilinci ile hareket etmelidir. Hele aynı evde yaşıyorsanız ona 2. sınıf insan muamelesi yapmamalı, o evde sığıntı gibi yaşamamalıdır.
Gelininizin kendi annelerini ve akrabalarını ziyaret etmesine veya onları misafir etmesine karışmamalı, engel olmamalıdır. Ailesi ile görüşmesini istemediğimiz gelinimizin yerine kendi kızımızı koyarak, kızımızla nasıl görüşmek istersek bizde aynı şekilde görüşmelerini istemeliyiz. Dünürlerinizle, düğün öncesinde ve sonrasında sağlıklı ilişkiler kurmaya çalışmalı, daha yolun başındayken küçük meseleleri büyütmemedir. Sorun olabilecek her şeyi (mehiri, çeyizi, nişanı, düğünü, vs..) her şeyi başta konuşmalı, her iki tarafta birbirine yardımcı olmaya çalışmalıdır. Aileler, israfa kaçacak, maddi külfetleri çoğaltacak, gençlerin cicim aylarında borçlarla boğuşmasına neden olacak harcamalardan kaçınmalıdır.
Ev işlerinde eksiklerini gidermesine yardım ederek, iyi bir eş, iyi bir ev hanımı olmasına yardımcı olduğu taktirde kendi evladının rahat edeceğinin bilincinde olmalıdır. Gelinin çocuk bakımına, büyütmesine yardımcı olmalı ama zamanın değiştiğinin farkına vararak kendi çocuğunu büyütürken kararlarına müsaade etmeli, anne olma hazzını yaşamasına izin vermeli.
Gelin ve Kayınvalide Probleminin Çözümleri -7
Geçmişte kayınvalidesi ile sıkıntı yaşamış, muhabbeti iyi olmayan anneler, yaşadığı olumsuzlukları devamlı anlatarak kızının kafasında endişeler, korkular, önyargılar oluşmasına sebep olur. Kızının bu sıkıntıları yaşamasını istemeyen eziyet görmüş gelinler/anneler kızlarını büyütürlerken “kızım aman oku, ele güne muhtaç olma”, “kızım aman işini ele almadan evlenme” gibi telkinlerde bulunurlar. Evlenme hazırlıkları başlandığında ise bu telkinler zirveye ulaşır “bir sıkıntı yaşarsan çık gel, çekmek zorunda değilsin”, “kayınvalidene kendini ezdirme”, “kayınvalideni evine yaklaştırma, başta nasıl alıştırırsan öyle gider” gibi birçok olumsuz/yanlış ifadeler kullanır.
Sadece annesinin değil aynı zamanda akrabalarının, arkadaşlarının telkinlerinin yanı sıra medyada kayınvalide figürüne karşı oluşturulan tablo genç kızların gözünü korkutmaktadır. Bu olumsuz telkinlerin etkisiyle, kendini koruma içgüdüsü, savunma refleksi ile kayınvalidesine karşı aşırı reaksiyon gösterebilir, önyargılı davranabilir, onu kendisine rakip görebilir, söylenenlerden, yapılanlardan dolayı onu düşman yerine koyan bir gelin adayı ortaya çıkabilir.
Gelin hanım evleneceği eşine karşı net ve şeffaf olmalı. Kayınvalidesi ile ilgili çekinceleri varsa konuşmalı. Eşinden yaşanabilecek olumsuz durumlarda nasıl bir tutum izleyeceğini, olayları nasıl çözümleyeceğini, kendisini destekleyip, desteklemeyeceğini eşiyle konuşmalıdır. Eşimi kendi tarafıma çekerim, annesine karşı soğuturum, annesinden uzaklaştırırım gibi düşüncelerle hareket edecek şekilde, gizli bir gündemi olmamalı. Bu anlayış maalesef evlilik içerisinde büyük problemlere sebebiyet verebilmektedir. Bunu başaran bir gelin, kendi mutlu olsa bile ailesinden uzaklaşmanın ızdırabını yaşayan eşi mutlu olamadığı için yine kendisi bu mutsuzluktan payını alacaktır.
Nişanlılık evresi ise tarafların birbirlerini tanıma dönemleri olduğu için bu dönemde yaşanan olaylar, bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlış davranışlar, kadınların kırılgan yapıları nedeniyle hiçbir zaman unutulmuyor. Yaşananların unutulamaması, affedilememesi ilgili, ilgisiz her tartışmada temcit pilavı gibi ortaya konularak, problemleri çözümsüz hale gelmesine sebebiyet vermektedir. Bunların yaşanmaması adına taraflar kendi örf, adet, geleneklerini, isteklerini, düşüncelerini ve taleplerini açıkça baştan konuşmalı. Taraflar birbirini kıracak yaklaşımlardan uzak durmalı, gelin hanım olayı içine atmak yerine kırıldığı, üzüldüğü hususları evlilik öncesinde gerek damada, gerek kayınvalidesine “ben dili” ile aktarabilmeli, yaşadığı husus ile ilgili empati yapabilmelerini sağlamalıdır.
Baştan konuşulmayan hususların, örf, adet, geleneklerin düğün arafesinde de problem oluşturduğu görülmektedir. Kız tarafı veya gelin, hayallerini süsleyen düğün ile ilgili maddi ve manevi aşırı taleplerde bulunursa, kolaylık sağlanmazsa, senin taraf benim taraf diyerek kamplaşmalara zemin hazırlanırsa, evlilik gemisinin su almasına sebebiyet verilmiş olacaktır. Birçok evlilikler bu aşamada tarafların tahammülsüzlüğü, isteklerinin bitmemesi neticesinde başlamadan bitmektedir. Nişanlılık döneminde yapılan tartışmalarla doldurulan bardak, maalesef tarafların en mutlu olması gereken düğün günü taşabilmekte ve taraflar nikâhı/düğünü bozabilmektedir. Ya da düğün sonrası tatsız, tutsuz, tartışmalı geçen bir balayına sebebiyet verebilmektedir.
Gelin hanım, duygusal hareket etmek yerine akıl ve iradesi ile hareket etmeli. Elinden geldiğince dengeleri sağlamalı. Yerine göre kayınvalidesinin gönlünü almalı, bir problem yaşandığında problemin çözülmesi, sulhun sağlanabilmesi için ilk hareketi başlatan, barış elini öncelikle uzatan olmaktan yüksünmemeli. Esasen bu hareketi ile eşinin gönlünü kazanacaktır. Toplumuzun değerlerine ve kültürüne göre büyük sevgisini, küçük saygısını göstermelidir.
Karşısında eşini doğuran, büyüten ve yaş olarak saygı duyulması gereken bir büyük vardır. Eşinin, annesini kıskanmadan onu paylaşmayı öğrenmelidir. Onu kendi annesiymiş gibi sevmesi, sevemese de sayması, saygıda kusur etmemesi gerekir. Haksızlığa uğradığı durumları çatışarak değil, konuşarak, anlaşarak çözmeye çalışmalı.
Aklını kullanarak, başta annesi olmak üzere çevresinin kayınvalidesine karşı önyargılı olmasına sebep olacak telkinleri bir tarafa bırakmalıdır. Genç kızlık döneminde ev işlerini öğrenmeye yeterli fırsatı olmamışsa, annesi gerektiği gibi yetiştirmemişse kayınvalidesini, bir anne, bir hoca, bir usta olarak görmelidir. Onun hayat tecrübelerinden istifade etmelidir. Yerine göre çocuk yetiştirmesinden, çamaşırına, ütüsünden, yemeğine varıncaya kadar ev hanımlığı hususlarından ondan ders/destek alması gerektiğini bilmelidir.
Eşinizin, kendi ailenize göstermesini istediğiniz ilgiyi, sevgiyi, saygıyı öncelikli olarak siz göstererek maça 1-0 önde başlayabilirsiniz. Gönül kazanmak veya düşman kazanmak bizlerin elinde. Gelin, kayınvalidesi büyük olduğu için ara sıra hal hatır sormalı, hediyeleşmeli, ziyaret etmeli, misafirine destek vererek, ev işlerine yardımcı olarak sevgi ve muhabbeti oluşturabilir. Sabırlı, saygılı en önemlisi edepli davrandığı zaman ne olursa olsun kayınvalidesinin gönlünü kazanacağını bilerek hareket etmelidir. Onun huysuz davranışlarına, arada yaş ve nesil farkı olduğunu bilerek sabır göstermeli, bunu başardığında eşini kazanacağını bilmelidir.
Kendi hatalarımıza karşı objektif olmalı, özeleştiri yapabilmeliyiz. Yaşanılacak sorunlarda haklı gözükmek adına, bire bin katmamalı, olayları büyütmemeli, kendi anne-babasını işin içine çekmeden problemi çözmeye çalışmalıdır. Her problemde arkasına bakıp ailesini aramamalı, ailesinin yanına çekip gitmemelidir. Avantaj kazanmak için evlatlarını, babaannelerini düşman belleyecek şekilde, onu sevmeyecek şekilde yönlendirmemelidir.
Geçmişte yaşanan tartışmaları, problemleri ikide bir ortaya sürmeden, canı gönülden Anne demeyi bilebilmelidir. Kendi annemizle yaşadığınız sorunları, onunla uyuşmayan anlayışlarınızı, nasihatlerinden sıkıldığınızı, bağırıp çağırmalarını unutup kendi annenize nasıl sıcak davranabiliyorsanız, kayınvalidenize de aynı sıcaklığı gösterebilmeli.
Her savaşın sonucunda sulh yapıldığı gibi, gelin ve kayınvalide savaşlarında barışın sağlanması için sulhun yapılması gereklidir. Savaşı devam ettirmek gafletinde bulunanlar dünya hayatlarını zindan etmeyi seçmişler demektir. İnsani ilişkilerimizde, önyargılı olmayacak, suizan etmeyecek, sabırlı davranabileceğiz. Edepli konuşacağız, nazik davranacağız, hediyeleşip, gülümseyebileceğiz.
Eşimizin evlenmeden önceki hayatını, ailesini, annesini, babasını, kardeşlerini yok saymasını istemek hatalı bir bekleyiş olur. Onun anne ve babasının ihtiyaçlarını görmesini, aramasını, ziyaret etmesini, sağlık sorunlarıyla ilgilenmesini istememek insani bir durum değildir. Çekirdek ailenin düzenini sarsmadan, köken ailelerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmelidir. Değil normal zamanda, bayramlarda, seyranlarda bile ziyarete gitmek büyük problem olmakta, burada denge sağlanmalıdır. Bu tür problemleri ya itidalle ya da evlenmeden önce netleştirmek yaşanabilecek problemlerin önüne geçmek açısından faydalı olacaktır.
Gelin ve kayınvalide savaşlarının, diğer faktörleri olan kayınpeder, kayınbirader, elti, görümcelerde vardır. Ama esas problem çözüldüğünde diğer faktörler etkisiz hale gelebilmektedir. Bunun için öncelikle sözümüz damat beye, gelin hanıma ve sonrasında kayınvalideleredir.
Gelin ve Kayınvalide Probleminin Çözümleri -8
Gelin – kayınvalide problemlerinde önemli bir etkende gelinin annesidir. Anne öncelikli olarak kızını hayata hazırlamalı, sorumluluklarının bilincini kazandırmalı, dişil enerjisini oluşmasını desteklemeli, kendini geliştirmesine, özgüven kazanmasına, özsevgi, özsaygısının oluşmasına, kendini ifade edebilmesine destek vermelidir. Kızının mutluluğu için evliliğin olumlu yönlerini telkin etmesi, yerine göre kızını teskin etmesi, yönlendirmesi, motive etmesi önemlidir. Ancak gelinlerin anneleri de kızlarının evliliklerine sonuçlarını bilerek veya bilmeyerek olumsuz katkılarda bulunabilirler.
Anne, kızının evliliğine müdahale etmekten, devamlı kontrol etmek düşüncesinden vazgeçmelidir. Kızı ile damadının arasında gerginlik oluşmaması, dışarıdan yönlendirme yapmadan kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlayabilmek için anne, kızının artık bağımsız bir ilişki içinde olduğunu kabullenmeli ve doğrudan müdahaleden kaçınmalı. Gelin de annesine saygılı bir dille sınırlarını net bir şekilde belirlemelidir.
Bir anne olarak her ne kadar zor olsa da kızının ilişkisine bakış açısı adil ve objektif olmalı, damadını da anlamaya çalışmalı. Aile ilişkileri üzerine tarafsız bakış açısı geliştirmeli, motive edici ve destekleyici yaklaşımlar geliştirmelidir. Eşler ise, ailelerini kendi aralarındaki sorunlara dahil etmemelidir. Anne çocukların sorunlarını kendilerine getirmeye kalktığı zaman diliminde bunları çözebileceklerini, kendilerini çok ileri boyutta bir şey olmadığı taktirde dahil etmemelerini söylemelidir. Yaşananları gelin ve damat unutabilir ama bu sefer ebeveynler bundan olumsuz etkilenerek, kızgınlık ve kırgınlıklarını yansıtabilirler.
Anne bir kadın olarak çocuğunun yaşadıklarından olumsuz etkilenerek devamlı onu düşünebilir, yaşananları tam olarak bilemediği ve göremediği için pireyi deve yaparak olumsuz çıkarımlar yapabilir. Bunun etkisiyle evliliğe müdahale edebilir. Anne kendi yaşadıklarının etkisiyle, genelleme ve kıyaslama yapmamaya dikkat etmeli. Kızına, eşine ve annesine sevgi ve saygı göstermesi için nasihatlerde bulunarak, sağlıklı bir ilişkinin oluşmasına gayret etmeli.
Damadının başta kendi eşi olmak üzere, çevresindeki diğer olumsuz örnekler yerine koymadan, hareket edebilmeli, eleştirme, suçlama, iğneleme, laf sokuşturup, hakaret etmemeli, güven ve saygı problemlerinin yaşanmamasına özen göstermeli. Anne, daha destekleyici ve pozitif bir tutum sergilemeli, olumsuz düşüncelerini paylaşırken çözüm odaklı bir dil kullanmaya özen göstermelidir.
Annenin damat adayına karşı olması nedeniyle kızını doldurmamalı. Damada karşı olması ve haklı çıkma isteği nedeniyle evliliğe müdahalelerde bulunmamalı. Damattan yüksek beklentiler içine girmesi, kızını etkileme çabası çiftlerin stresini artırabilir. Anne, beklentilerini makul seviyede tutmalı ve kızının mutluluğunun kendi isteklerinden ve kriterlerinden daha önemli olduğunu anlamalıdır. Devamlı kızından rapor alma eğilimde olmamalıdır.
Annenin kızının evini sık sık ziyaret etmesi, kızının devamlı gelmesini istemesi veya sürekli iletişimde olma isteği, çiftin özel alanını daraltabilir. Anne kızına duyduğu özlemi dengelemeli, ziyaret sıklığını azaltmalı, zamanlı zamansız aramalarını bırakmalı ve çiftin yalnız vakit geçirmesine izin vermelidir. Kayınvalidesine ziyaretler ile ilgili gerekli tavsiyeleri yapmalı. Bayramlarda, tatillerde gereken dengenin kurulması için kızına yardımcı olmalıdır.
Bazı anneler evlenmeden önce kızı ikinci planda iken devamlı tartışırken evlenince bir anda kıymeti olur, kendi ihtiyaçları için kızına duygu sömürüsü yapabilir. Çocukluğundan bu yana böyle bir ilgi görmemiş kız, annesinin bu ilgisinin etkisinde kalarak, annenin isteklerine aklı yerine duygularına göre hareket edebilir. Anne, kızının mutluluğundan ziyade kendi ihtiyaçlarını önceleyen, kızının boşanıp gelmesin, kendinin hizmetlerini görmesini isteyecek kadar ileri giden anneler olabilmektedir. Anne ajitasyonlar ve manipülasyonları bırakıp, kendi bencil duygularından arınıp, kızının hayatını olumsuz etkileyecek şekilde hareket etmemelidir.
Anne gerek evlenmeden önce, gerek evlendikten sonra maddi konularda aşırı taleplerde bulunmamalı, kızını da bu şekilde yönlendirmemeli. Mutluluğun parada, maddiyatta olmadığının bilincinde hareket etmeli. Karşı tarafın imkanları ölçeğinde nişan, düğün şartları öne sürmeli. Evlendikten sonra damadın kendisini yetersiz hissedecek şekilde yaklaşımlarda bulunmamalı. Eksik yapılanlar veya yapılan maddi yardımlar başa kalkılmamalıdır. Damadı baskı altına alacak şekilde maddi yardımlarda bulunmamalı veya başa kakmamalıdır.
Kızına güç, ego pompalayıp, her istediğini makul görmemeli. Kızına, “erkek kahrını çekmene gerek yok”, “en ufak bir şey yaparsa çık gel”, “ben seni bunun için mi okuttum” vb. nasihat ve desteklerde bulunması, alttan alttan gizli mesajlar vererek damat hakkında olumsuz düşünceler aşılayabilir, böylece ilişkide güven sorunu yaratabilir. Evliliğe adapte olmakta zorlanan kızının sabır ve mücadele etmesine gerek bırakmayacaktır. Kızının yuvasının yıkılmaması için pozitif olmalı, çiftlere buna göre destek vermelidir.
Anne, kendi ilişkisel sorunlarını ya da hayatındaki zorlukları, kendi olumsuz duygu ve düşüncelerini sürekli çiftle paylaşırsa, onların ilişkisini de olumsuz etkileyebilir. Anne, kendisine destek verecek başka sosyal destek mekanizmaları oluşturmalı, hayatının odak noktasına kızını almayı bırakmalı, kızının evliliği üzerindeki duygusal yükünü azaltmalıdır.
Gelin ve damadın çocuk sahibi olma, taşınma, kariyer gibi konulardaki kararlarına karışmak, her türlü özel bilgiye sahip olmaya çalışması, çiftin mahremiyetini zedeleyebilir, evlilik içinde gerginliğe yol açabilir. Anne, bu tür önemli konularda kendi fikirlerini sunmak yerine çiftin kendi kararlarını almasına izin vermelidir.
Gelin-Kayınvalide serimizin sonuna geldik. Netice itibariyle bu işin tarafları sevgi, saygı, sabır, hoşgörü değerlerini kuşanmalı, iletişimde açık, net ve şeffaf olmalı, empati yaparak anlayışlı yaklaşımlar sunarsa problemler oluşmaz, oluşsa bile çok rahat bir şekilde çözülebilir.
Özcan Dalgıç
Aile ve Çocuk Danışmanı - Psikoterapist