Kızmadan, Kırmadan Çocukların Davranışlarını Nasıl Düzenleyebiliriz? -1
Davranış problemi sergileyen çocuklara baktığımızda bunun altında yatan birçok sebep vardır. Çocuğun kişilik gelişimini, ailenin yetiştirme modeli, kardeşleri, okul ortamı, sosyal ve çevresel faktörler etkiler. Çocuklar her ne kadar anne babaların genlerini taşısalar da, kendi kişilik yapıları vardır. Bunların içinde, çocuğun kişilik yapısını etkileyen en önemli sebeplerden bir tanesinin ailenin çocuk yetiştirme modelinde yattığını söylemek mümkündür.
Aile, bilerek veya bilmeyerek çocuk yetiştirirken yaptığı aşırı hatalardan, ailelerin toksik çocuk yetiştirme yaklaşımları çocukların davranışlarını etkilemek bir nevi zehirlemektedir. Mükemmel anne-baba olmak düşüncesiyle hareket eden aileler bile gösterdikleri aşırı hassasiyetin neticesi olumsuz olabilmektedir. Öncelikle ters giden bir şeyler olduğunda hemen kendinizi suçlamayın. Bunun kaynağının nereden kaynaklandığını araştırın. Eğer problemi görmekte ve çözüm üretmekte zorlanıyorsanız muhakkak uzmanlardan profesyonel destek almanızda fayda vardır.
Öncelikle sağlıklı bir çocuk yetiştirebilmek için ailenin üzerinde düşen en önemli vazife çocuğa sevgi ve ilginin verilmesidir. Bununla birlikte,
• Anne ve babanın kendi ruh sağlığı,
• Anne ve babanın evlilik ilişkisi,
• Anne ve babanın çocuk yetiştirme modelinde ortak hareket edebilmesi önemlidir.
Çocuklarımızın Davranış Problemlerini Nasıl Değiştirebiliriz?
Çocuğunun hangi davranışının doğru, hangi davranışının yanlış olduğunu onlara öğretmek ebeveynlerin görevidir. Bunların çocuğa öğretilmesi, aslında sanıldığı kadar zor değildir, ancak biraz sabır ve zaman gerektirir. Bir davranışı düzenlemek birkaç haftayı bulabileceğini bilerek acele edilmemeli, ümitsizliğe kapılmadan kararlı ve tutarlı davranışlar sergilemeye devam etmelidir. Cezalandırmaktan Vazgeçmek
Öncelikle çocukların davranışlarına karşı ceza yöntemlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Çocuklara karşı uyguladığımız fiziksel ve sözlü şiddetler varsa bunları terk etmeliyiz. Fiziksel ve sözlü şiddetin çocukların ruhunda onarılmaz yaralar açtığını bilerek hareket etmeliyiz. Çocuklar her hareketinde kızma, azarlama davranışını sergilemekten kaçınmalıyız.
Olumlu Davranışlarını Desteklemek
Diğer önemli bir yaklaşım ise çocukların olumlu hareketlerinde destekleme, aşırıya kaçmadan taktir etmek, yanlış davranışlarını terk etmelerini sağlayacaktır. Taktir etme davranışını, çocuğu hediyelere boğmak anlamında anlamamak gerekir. Çocuğa, “Bu davranışın beni çok mutlu etti, çok teşekkür ederim.” demek, çocuğun davranışlarını olumlu olarak etkileyecektir.
Çocuğa Alternatifler Sunmak
Çocuğa alternatif sunmak, bir taraftan sınır getirmek, diğer taraftan onu serbest bırakmaktır. Bireyselliğini yaşamasına fırsat vermek demektir. Örneğin, devamlı evden çıkarken kıyafet seçme sorunu yaşayan çocuğumuza iki tane alternatif sunmak ve içinden bir tanesini seçmesini sağlamak inatlaşma davranışını nispeten söndürecektir.
Çocuğun Yapmasını İstediğimiz Davranışı Eğlenceye Dönüştürmek
Çocuk anne ve babanın sabrını zorladığı bir durumda veya istenilen bir davranışı yapmasını istediğimizde “Önce kim yapacak”, “Kim daha önce bitirecek” gibi yarışlar çocukların hem eğlenmesini, hem de davranışın düzenlenmesini sağlayacaktır.
Çocuğun Davranışlarını Önceden Düzenleyebilmek
Çocuğun belirli yerlerde, belirli olumsuz davranışları sergiliyorsa çocuktan bir adım önce hareket etmek gerekir. Okulda, markette veya komşuda yapması muhtemel davranışlar için önceden onunla sohbet etmek, nasıl hareket edilmesi gerektiğini, daha önce yaşanan olaylarda neden üzüldüğünüzü ve nasıl hareket edilmesi gerektiğini önceden konuşabilirsiniz. Gerekirse çocuğa doğru davranışı oyunlarla veya küçük etkinliklerle ona gösterebilirsiniz.
Çocuklarımızın davranışlarını düzenlemek için neler yapabiliriz sorusunun cevabını aramaya devam edeceğiz. Ailemizle ve çocuklarımızla mutlu ve esen kalın.
Kızmadan, Kırmadan Çocukların Davranışlarını Nasıl Düzenleyebiliriz? -2
Davranış problemi olan çocuklarımıza kızmadan, bağırmadan aynı zamandan kırmadan, incitmeden bu davranışlarını nasıl düzeltebiliriz yazımızın ikincisinde yine çocuklarımıza nasıl yaklaşım göstereceğimizi anlatmaya devam ediyoruz. Her zamanki hatırlatmamızı yapmadan geçemeyeceğim. Önce sevgi, ilgi, alaka, sonra sabırlı, kararlı, tutarlı olmayı çocuk yetiştirme modelimizin temel ilkesi kabul edeceğiz.
Mahrum Bırakma / Kısıtlama
Çocuklar yaptıkları davranışların bir sonuçları olduğunu öğrenmeleri gerekmektedir. Çocuk belli bir yaştan sonra isteklerini yaptırabilmek için inatlaşmalara başlamışsa buna dur demenin zamanı gelmiştir. Çocuk oyuncaklarını bile bile kırıyorsa, belli bir süre oyuncaklarını oynamasına izin verilmeyebilir. Veya yemeğini, içeceğini yere kasıtlı olarak dökmüşse sevdiği yiyeceklerde kısıtlama getirilebilir. Ancak ihtiyacı olan besini tamamen iptal etmek, aç kalma cezası vermek doğru değildir. Çocuğun temel ihtiyaçları (aç bırakmak, uyutmamak, tuvalete göndermemek, vb.) üzerinden yapılacak cezalandırmalar çocukta travmaya sebebiyet verebilir.
Ertelemek / Yapmamak
Çocuk istediklerini yaptırmak için ağlayıp, sızlıyorsa, ev içinde ve dışında sizi zora bırakacak şekilde hareket ediyorsa yapılabilecek diğer bir uygulama ise çok istediği bir oyuncağı, eşyayı almayı ertelemek, çok sevdiği yemek yerine başka bir yemek yapmak, çok gitmek istediği bir yere belli bir süre gitmemek gibi kararlar alabilirsiniz.
Uygulamalarımızda kararsız ve tutarsız hareket edecek olursak, çocuk bunları denemeye ve yapmaya devam edecektir. Çocuk sizin gönlünüzü bir şekilde almayı öğrenmişse, ajitasyon silahını devamlı ağlayarak veya sempatiklik yaparak kullanıp sizin kararınızı değiştirtebiliyorsa netice alamazsınız. Mesela, çocuk davranışını değiştirmediği müddetçe dondurma yiyemeyeceğini söyledikten sonra, dondurmasını veriyorsanız, çocuk sizin yumuşak karnınızı öğrenmiş demektir. Çocuğa niçin böyle yaptığınızı, hangi davranışının sebebi olduğunu konuşmak, güzelce izah etmek önemlidir. Despotça bir yaklaşımı çocuk anlamaz ve kabullenmez ise çocuk – ebeveyn ilişkisi çatışmaya dönebilir.
Mola / Bekleme / Düşünme Köşesi
Birçok yöntemi denediniz, başarılı olamadıysanız mola yöntemi, bekleme köşesi, düşünme köşesi ve düşünme paspası adı verilen uygulamayı deneyebilirsiniz. Çocuk istenmeyen bir davranış sergilediğinde, arkadaşlarına zarar verdiğinde, onların eşyalarını izinsiz aldığında, hırçınlaştığında uygulanabilir. Bu uygulamayı yaparken pedagojik açıdan zarar görmemesi için dikkatli olmak, çocuğun yaş seviyesine göre düşünmesini, empati yapabilmesini, yaptığı davranışının yanlışlığını anlamasını sağlamak gerekir.
• Çocuk ikaz edilmesine rağmen ısrarla yapmaya devam ediyorsa, bulunduğu odadan çıkarılır, evin uygun bir köşesine gitmesi, orada belli bir süre aktivite yapmadan beklemesi istenir. Bekleme köşesi çocuk açısından tehlikeli ve korkacağı bir yer olmamalı, banyoya, tuvalete, çatı katına kapatmak gibi olumsuz bir yaklaşım kesinlikle sergilenmemelidir.
• Çocuk gitmek istemiyorsa bile kararlı şekilde hareket edilerek götürülmeli. Çocuğun önce burada sakinleşmesi sağlanır. Mola yönteminin ne olduğu, bu yöntemin cezadan ziyade yaptığı hatalı davranışın ne olduğunu, sonuçlarının ne olabileceğini ve yanlış davranışın yerine nasıl davranacağını düşünmesi için yaptığınızı anlatabilirsiniz.
• Hangi tip davranışlar sergilediğinde, bu yönteme başvuracağınızı, ne kadar süre bekleyeceğini, bekleme paspasını terk ettiğinde, sürenin yeniden başlayacağını önceden anlatmanız gerekir. Düşünme köşesinde çocuk yaşına göre 5 ila 10 dakika beklemesi sağlanır. Çocuğun her olumsuz davranışından sonra mola yöntemi kullanmak bir süre sonra molanın etkinliğinin yitirilmesine neden olabilir. Bu sebeple mola yöntemini sizi daha zorlayacak durumlar için saklayabilirsiniz
• Çocuğunuz moladayken tek başına kalabilir veya onunla birlikte bekleyebilirsiniz. Ancak yanında değilseniz, iki dakikada bir yanına gitmeyin veya gözyaşlarını silmek için yardımcı olmayın. Unutmayalım ki, çocuğun kendini sakinleştirebilme becerisini öğrenmesi temel amaçlarımızdan bir tanesidir.
• Yanlış davranışın ardından molaya gönderirken mümkün olduğunca sakin kalmak önemlidir. Çocuğa bağırmadan, vurmadan, hakaret etmeden daha önceden konuştuğunuz gibi istenmeyen davranışın ardından molaya gitmesi gerektiğini söyleyin ve odasına götürmek için ona eşlik edin. Çocukların sorun çözümünde anne-babalarını model aldıklarını düşünürsek; ona bağırıp hakaret ederek verdiğimiz mesaj sorunların bağıra çağıra çözülebilecek olduğudur.
• Mola yönteminin uygulandığı yerde açık televizyon, radyo olmamalı, elinde oyuncak, tablet, telefon gibi araçların verilmemesi gerekir. Amacımız önce sakinleşmeyi öğrenmesi, yaptığı yanlış davranışın ne olduğunu bilmesi ve bunun
• Mola süresi bittikten sonra çocuğunuz sakinleştiyse onunla yaptığı davranış hakkında konuşun. Sakin bir şekilde mola süresince beklediği ve yaptığı davranış hakkında düşündüğü için ona teşekkür edip, sarılabilirsiniz.
• Okul öncesi eğitim kurumlarında bu uygulamada ekstra olarak dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bilişsel ve duygusal yönü gelişmiş, 48 ay üzeri çocuklara uygulanabilir. Çocuk aşağılanmadan, sınıftan öğretmeni ile birlikte çıkar, öğretmen yanından ayrılmadan bekleme köşesinde birlikte durabilirler.
• Öğretmen çocuğa erişmeye çalışmalı, biraz zaman alsa da, güven duygusu içinde ruhsal temas kurmaya çalışmalı. "Sana bir şey söyleyeyim mi, sen şimdi bir düşünür müsün, bir başkası sana zarar verse hoşuna gider mi?" deyip, çocuğa empati kurdurmalı. Çocuğa onu çok sevdiğinizi, ona değer verdiğinizi ancak yaptığı yanlış davranışı kabullenemeyeceğinizi anlatmanız gerekir.
Kızmadan, Kırmadan Çocukların Davranışlarını Nasıl Düzenleyebiliriz? -3
Çocuğumuzda görülen uyum ve problem davranışların görülme sıklığı ve boyutu bizi endişelendirebilir. Ancak çocuğumuz ile ilgili endişelerimiz var ise önce bunların neler olduğuna bakmak, nedenlerini irdelemek ve sonrasında çözüm yollarını bulup, bulduğumuz çözüm yolunu sabırla uygulamamız gerekir. Bunlardan hangilerini dert edinmeli ve çözüm aramalıyız bu yazımızda bunlara değinmeye çalışacağız.
Çocuğumuzda Oluşan Korku, Kaygı ve Endişeler: Doğduktan sonra çocuk ebeveynlerinin haricinde birçok farklı insan, durum ve nesnelerle karşılaşır. Bu süreçte bebek yeni şeyler öğrenirken, aynı zamanda korku ve endişe gibi karmaşık duyguları yaşar. Yüksek sesler, karanlık, hayvanlar, ebeveynlerinden, bakıcısından geçici veya devamlı ayrılma durumları korku ve kaygıların oluşmasına sebebiyet verebilir. Ebeveynlerden birinin vefatı, çocuğun ihmali, istismarı, fiziksel ve sözlü şiddeti, ebeveynin kendini korku ve kaygılarını çocuğa yansıtması korku ve kaygı oluşmasına sebebiyet verebilir.Çekingenlik/Utangaçlık: Çocuğun mizacı veya yaşadığı korku, gerginlik, mutsuzluk, huzursuzluk gibi karmaşık hisleri içeren duygusal problem, sosyal durumlara uyum sağlanması için adapte olma mekanizmasını kullanabilmeyi gerektirir. Aşırı çekingenlik, utangaçlıkla beraber yaşanan özgüven eksikliğin giderek fazlalaşması zamanla kendi insanlardan soyutlamasına sebebiyet verecektir.
Yalan Söyleme: Çocuğun 3-6 yaş döneminde, bazen hayal dünyasının ürünü olan, bazen de ailesine göre hareket etmiş olmak adına söyledikleri yalanlar gittikçe çoğalıyorsa bu davranışın dikkate alınması gerekmektedir.
İzinsiz Eşya Alma: 3-6 yaş döneminde çocuklar aidiyet bilinci oluşmadığı için başkalarının eşyalarını izinsiz olarak alabilirler. Bilhassa 5-6 yaşından itibaren izinsiz alma davranışları, çalma davranışına dönüşme ihtimaline karşı tedbir alınması önemlidir.
Saldırgan Davranışlar: Çocuklar anne ve babanın birbirlerine ve kendisine olan fiziksel ve sözel saldırgan davranışlarını modellemesi, çocuğun kıyaslanması, kardeş kıskançlığı, değersizlik duygusu, sık cezalandırılması, duygularını kontrol etmekte zorlanması nedeniyle akranlarına ve ebeveynlerine karşı, itme, vurma, ısırma gibi saldırgan davranışlarının çoğalması
Problem Davranışlarla Çocuğun Aileye Verdiği Mesajlar
Çocuklar doğru davranışın ne olduğunu ve durması gereken sınırı bilemediklerinde, isteklerini yaptırabilmek, dikkat çekmek, kızgın ve üzgün olduklarında yaptıkları davranışların altında yatan sebeplerin kaynağında anne ve babaya verdikleri mesaj yatmaktadır.
Anne ve Babadan Yanlış Model Aldıkları İçin: Çocuklar anne ve babalarının birbirlerine, kendisine ve çevrelerine karşı sergiledikleri davranışı gözlemleyerek, kendi davranışlarına onları rol model alırlar. Bunun neticesinde devamlı tartışma, kavga, vurma, itme, saldırganlık, kıskançlık, yalan söylemenin yanısıra, korku ve kaygıları nedeniyle, parmak emme, tırnak yeme, kıskançlık, altını ıslatma gibi davranışlar görülebilir.
İlgi Çekmek İçin: Anne ve babasından yeterince ilgi, sevgi görmediğini düşünen, değersizlik hissi oluşan çocuklar bazen regrese (geriye sardırabilir) olabilir veya öfke davranışı sergileyebilir.
Kızgınlığını Belli Etmek İçin: Kardeş kıskançlığı yaşayan, komşu ve akraba çocuklarıyla kıyaslanan çocuklar, kızgınlıklarını belli etmek için anne ve babasını kızdıracak davranışlarda bulunabilirler.
Ebeveynlerine Şirin Gözükmek İçin: Çocukları hakkında devamlı ne kadar iyi çocuk, ne kadar başarılı çocuk denilmesini isteyen aileler çocuk üzerinde baskı kurarlar. Bu baskının neticesinde çocuk ailesine yaşadıklarını söyleyememe, yalan söyleme, kopya çekme, çalma gibi davranışlara başvurabilir.
Eleştiri ve Cezadan Kaçmak İçin: Aile tarafından devamlı eleştirilen ve cezalandırılan çocuk ceza almamak adına yalan söyleme, iftira atma, gerçek dışı senaryolar uydurma gibi davranış problemi ortaya koyabilir.
Kendini İspat Etmek / Arkadaş Kazanmak İçin: Sosyalleşme sürecini sağlıklı geliştiremeyen, özgüvensiz çocuklar, arkadaş ortamına girebilmek, arkadaş kazanmak için onlara taviz verecek, onay alacak hareketler yapabilirler.
Çocukların sergiledikleri tüm davranışların altında yatan muhakkak bir sebep vardır. Bunun sebebi bulabilmek, onların iç dünyasını anlamak noktasında aileler çocuk yetiştirmede tecrübesiz oldukları için farkında veya istekli olmayabiliyor. Çocuk maddi ve manevi ihtiyaçlarını elde edebilmek için sergilediği davranışlar olumsuz olmaya ve çoğalmaya başlamışsa aileler burada kendilerini kontrol etmeye başlamaları ve kendilerine bazı soruları sormaları gerekir.
Çocuğuma özgürlük alanı bırakıyor muyum? Çok sık boğaz ediyor muyum? Ona ilgi gösterip, sevdiğimi belli ediyor muyum? Onunla ilgili beklentilerimi yüksek tutuyor muyum? Fiziki ve sözlü şiddet uyguluyor muyum? Cezalarım sert mi? Çocuğumun kendini ifade etmesine izin veriyor muyum?
Ebeveynler bu sorulara birlikte cevaplamalı, eksiklerini gidermeli, problemi çözmek için önce kendilerinden başlayarak davranışların üzerine kararlı, tutarlı bir şekilde gitmelidirler. Şayet problemin kaynağını bulmakta zorluk çekiyorlarsa, çözüm üretemiyorlarsa uzmanlardan yardım almalı.
Aile Danışmanı / Çocuk ve Ergen Psikoterapisti
Özcan Dalgıç