Yaşadıklarımızı Kabullenmek

Yazımızın içeriğinde bahsedeceğimiz psikolojik olarak kabul, kabullenmek, bizi etkileyen duygu, düşünce ve olumsuz deneyimlerimizin neticesinde oluşan öfkelerimizi, üzüntülerimizi, kaygımızı, endişemizi, utancımızı, hüsranlarımızı, utancımızı, kendimize yaptığımız suçlamalarımızı kabul etmektir. Yaşadığımız duygu ve düşüncelerin oluşturduğu yetersizlik, değersizlik, başarısızlık gibi duyguları kabullenmemizle birlikte ruhsal olarak üzerimizdeki yüklerden hafifleriz.

Kabullenmek bize geçmişte kötü davrananların, art niyetli insanların yaptıklarını kabul etmekten ziyade kendimize dair oluşan, saplanıp kaldığımız olumsuz duygu ve düşünceleri kabullenerek bulunduğumuz durumu değiştirebilmek için imkân oluşturmaktır.

Yaşadığımız acılar, travmatik durumlar karşısında kimi insanlar acı çeker, kimi insanlar buna direnir, kimi insanlarda yaşadığı duygu ve düşünceleri kabullenirler. İnsanoğlu akıl ve iradesi ile düşünme, hissetme ve davranış şekillerini değiştirebilir. Ne kadar olumsuz düşünceleri varsa, bunları istemesi halinde değiştirebilir. Can çıkar, huy çıkmaz sözü değişimi istemeyen, aklını kullanmayan, iradesi ile hareket etmeyen kişiler için doğru bir sözdür.

Kendimizi tanımak, potansiyelimizi bilmek, yaşadığımız gerçekleri ve bunların sonucunu bilmek, yaptıklarımız kadar yapamadıklarımızın yaşamımıza etkilerini bilmek bazen yetmeyebiliyor. Gerçeklerden kaçınabiliyor, uzaklaşabiliyor, yanlış çıkarımlarda bulunabiliyor, çözümü yanlış yerde ve kişilerde arayabiliyoruz. Bu durum daha çok öfkelenmeye, daha çok kin ve nefret duygularımızın oluşmasına sebebiyet veriyor.

Çünkü bu tür durumlarda okları kendimize yöneltir, suçluluk hissederiz, başarısız, yetersiz görür, değersiz hissederiz. Gücümüzün, yapabileceklerimizin farkında olmamak bizi gerçeklerden uzaklaştırabilir, olumsuz duygu ve düşüncelerde boğulmamıza sebebiyet verebilir.

Tam burada kabullenmek devreye girmeli ve biz bir durumun gerçeklerini tam olarak görmeyi, kabul etmeyi, olumsuzluklara takılı kalmadan yaşamımızı sürdürebilmeyi başarmalıyız. Böylelikle kendimize yaptığımız haksız eleştiriler, yargılamalardan uzaklaşır, çevremizdekilere karşı olumsuz bakış açılarımızı düzenleriz.

Peki yaşamımızda neleri kabullenmemiz gerekir, bunlara örnekler vermeye çalışalım. Mesela hayatımızın dönüm noktası olan olaylar olabilir;

Yakınlarımızı kaybetmelerimiz, yaşadığımız kayıplar, felaketler, işten çıkarılmalar, iflaslar, boşanmalar, ihanetler, başarısızlıklar, yenilgiler bizi etkileyen büyük olaylardır.

Çocukluğumuzda yeterince ilgi, alaka, sevgi alamamak, devamlı kıyaslanmak, eleştirilmek, fiziksel şiddete maruz kalmak, ihmal edilmek, istismara uğramak bizim devamlı sorguladığımız olaylardır.

Okul hayatımızda başarılı olamamak, oyunlara dahil edilmemek, arkadaşlarımızın alay etmesi, zorbalık yapmaları, öğretmeniminiz etiketlemesi, sevgi göstermemesi de yaşamımızı etkileyen olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Evlilik öncesi yaşadığımız tartışmalar, evlendikten sonra eşimizle yaşadığımız uyum sorunları, sevilmediğimizi, sayılmadığımızı düşünmek, ailesel sorunlar, çocukların davranış veya sağlık problemlerini devamlı düşünmek ruh dünyamızda keşmekeş yaşamamıza sebebiyet verebilir.

Basit bir tartışma, arka arkaya yaşanan aksaklıklar stresimizi artırabilir, içimizde tuttuğumuz ama en ufak olayda taşan öfke, saldırganlıkları, kaygı ve endişelerimizi etkileyebilir. Tüm bunlara karşı ilk etapta savunma mekanizmalarımız devreye girer, reddederek, direnerek olayı kabullenmek istemeyiz.

Kontrol edemediğimiz, ani gelişen olaylara veya beklemediğimiz tavırlara karşı gösterdiğimiz tepkileri, anlama ve anlamlandırma çabamız normaldir. Geçmişte yaşadıklarımız ile gelecekte yaşayacaklarımıza yapabileceğimiz bir şey yoktur. Basit bir el kazasında hemen kendimize atfedeceğimiz çok beceriksizim, arabamızda yaşayacağımız arıza, alışveriş yaparken agresif tavır gösteren başka bir müşteri veya aniden yakalanacağımız bir yağmura karşı hep beni bulur gibi bir duygusal tepki vermek problemi çözmez. Sizi olumsuz etkiler, sinirlendirir hatta kendinizi öfkeden kızarmış şekilde bulursunuz.

Bazen geçmişte yaşadığımız olumsuz örneklerden, bazen acelecilikten, bazen mükemmeliyetçilikten yaşadığımız olayları sağlıklı anlama, değerlendirme, yönetme becerisi gösteremeyiz. Çözüm üretememek, Gerçeği ve olanı reddettiğimiz her an, içimize attığımız her duygu dışarı çıkması gereken enerjiyi içeri hapseder. Bu tür durumlar ise olumsuz düşüncelerin içinde boğulmamıza, stresimizin artmasına, fiziksel ve ruhsal olarak yaşantımızda etkilerini görmemize sebebiyet verir.

Şunu da belirtmekte fayda var, kabullenmek demek, yaşadığımız olayı, durumu değiştirmekten, düzenlemekten vazgeçmekten ziyade her şeyi kontrol edemeyeceğimizi görmek ama buna dair yapabileceklerimizi bilmek demektir. Kısaca; Yaşadığım olumsuz olayı tekrar tekrar düşünmek, tartışmak değiştiremeyeceğimiz için zaman kaybıdır. Bu durumu değiştiremem ama etkilerini azaltabilir veya sonucu değiştirebilirim. Kendimi suçlamanın bir anlamı olmadığını, olayın muhasebesini yaparak, kabullenmekte zorlandığımız, kendimize yediremediğimiz kısmı bilmemiz, anlamamız işimizi nispeten kolaylaştırır. Ancak bunu başarabilmek bazen zaman ister.

Yaşadıklarımızı kabullenmek, bunun niçin başına geldiğini veya karşısındaki kişinin neden yaptığını anlam vermek zordur. Kabullendiğimizde, onay verdiğimiz anlamına geleceğini düşünürüz. Veya direncimizin düşeceğini, daha çok sancı çekeceğimizi de düşünebiliriz. Bu durumla baş etmede en önemli husus, aynı durumu yaşayanın sadece biz olmadığımızdır.

Kabullenmediğimiz zaman neyi kaybettiğimizi bilmek bizi olaya daha farklı yaklaşmamızı sağlayabilir. Yaşam enerjimizi, huzuru, mutluluğu kaçırabilir, kaygı, endişe, korku, stres, depresyon, bağımlılık gibi ruh sağlığımızı etkileyecek duyguları ise kendimize çekebiliriz. Bunu biraz daha açacak olursak;

* Yaşadığımız olayları kabullenmek bizi daha mütevazi, daha alçakgönüllü yapabilir. Her şeyi kontrol edemeyeceğimiz, düzenleyemeyeceğimiz, yönetemeyeceğimiz bilinci oluşur.

* Kabullenme aşamasını geçtiğimiz anda problem çözme kısmına geliriz. Buna ne kadar çabuk gelirsek, esasen o kadar iyi problem çözücü olabiliriz. Kendimizle ilgili veya yaşadığımız olayla ilgili durumu kabul etmeyip, inkar etmek, direniş göstermek, savunma mekanizmalarımıza başvurmak yerine problemi çözmeye odaklanmak bizi daha iyi bir noktaya taşıyabilir.

* Gerçeklerden kaçmaya çalışmamızın, gerçeği değiştirmeyeceği bilincinde olmamızı sağlar.

* Bizi meşgul eden olaylar, travmalar devamlı stres halinde olmamıza sebebiyet verir. Beynimizde devamlı aynı düşüncelerin uçuşması, olumsuz, öfkeli, kızgın bir ruh hali, aşırı stres ve depresyona sebebiyle vücudumuzda birçok semptomların oluşmasına sebebiyet verir. Kabullenmeyle beraber pozitif bir yaşamımız, duygusal ve ruhsal olarak daha sağlıklı hatta fiziksel olarak oluşan psikomatik rahatsızlıklardan kurtulmamızı sağlar.

* Eşimizle, çocuklarımızla, arkadaşlarımızla iletişimlerimizde yaşadığımız kabullenme halinden sonra, anlayışlı, çabuk sinirlenmeyen, kendini kontrol edebilen birisini haline geliriz. Bu da kabullenmenin bizde meydana getirdiği olumlu etkilerden bir tanesidir.

* Kabullenme ile birlikte insanların hata yapabileceğini, bunun bizimle ilgili değil hata yapan kişinin kendisiyle alakalı olduğunu görebilir, buna göre insanlardan gelen sıkıntıları daha rahat atlatıp, insanlarla olan ilişkisini ve kendimizi insanlardan soyutlamak yerine iletişimimizi devam ettirmemizi sağlar.

* Olayları, durumları kabullenmediğimiz durumlarda, hiçbir müdahale etmeden olduğu gibi bırakabilir, değiştirmek için mücadele etmekten kaçınabilir ve mutsuzluğu seçebiliriz. Ya da olayı olduğu gibi görerek, takılı kalmadan, kabullenerek yolumuza devam edip mutluluğu seçebiliriz.

* Duygularımızı tanımak, duygularımızın altyapısını bilmek, olaylara karşı verdiğimiz aşırı tepkileri anlamamızı sağlar. Geçmişte yaşadığımız bir olayın, travmanın doğurduğu duygu tetiklendiğinde karşımızdaki kişiye olması gerektiğinden fazla tepki verebiliriz. Bu yüzden duygularımızı bilmek, kendimizi tanımamızı sağladığı gibi kendimizi kontrol etmemizi, olaylara daha akılcı ve rasyonel yaklaşmamızı, yaşadığımız olayı ve durumu kabullenmemizi de sağlar.

* Kabullenmek neden olduğunu, neden yapıldığını, niçin başımıza geldiğini, neden insanların haksızlık, vefasızlık, ihanet içinde olduğunu devamlı düşünmek bizi bir çemberin içinde dolanmamıza sebebiyet verir. Kabullenmek ise o çemberin içinden kurtulmayı sağlar.

* Kabullenememek neden ben sorusunun cevabını bulamadığımız içindir. Kızgınlığımızı, kırgınlığımızı, incinmişliğimizi neden yaşadığımızı düşünmek yerine, yaşamımda beni güçlü kılacak önemli bir tecrübe kazandığımızı, problemle boğuşmak yerine kabullenmek problemin çözümünü üretmemizi ve psikolojik olarak güçlü olmamızı sağlayacaktır.

Esasen kabullenmek bir değerdir. Bu değerin içinde sabretmek, şükretmek, tevazu göstermek gibi önemli değerleri barındırır. Kabullenmek iyi insan, kaliteli insan, erdemli insan olabilmenin hazzını yaşatır.

* Kabullenmek ile bağışlamaya, affetmeye, helalleşmeye zemin hazırlarız. Bizi olumsuz etkileyen, içten içe zehirleyen duygulardan, düşüncelerden kurtulabilmek, üzerimizdeki yükleri atabilmek, bağımızı kesebilmek, unutabilmek, geçmişi değil bugünü yaşayabilmek için bağışlamamız, affetmemiz, helalleşmemiz gerekir.

Bir kurban rolünü üstlenmek ve bu neden benim başıma geldi yerine (bazen dişlerimizi gıcırdatarak), Bu deneyim için teşekkür ederim demeyi seçebiliriz. Ondan ne yapabileceğimi öğreneceğim. Çözümün bir parçası olacağım.

Kabullenmeyi Nasıl Başarabiliriz?

♦  Kabullenmekte neden zorlandığınızı, geçmişte buna dair hangi tecrübeleri yaşadığınızı hatırlamaya ve farketmeye çalışın.

♦  Kabullenmekte zorlandığınız duyguyu tanımlamaya çalışın.

♦  Yaşadığınız olayı, durumu, size bunları yaşatanları değiştiremeyeceğinizi hatırlayın.

♦  Kabullenmemekle birlikte kendinize ne gibi sıkıntılar yaşattığınızı gözden geçirin.

♦  Kabullenmiş olsaydınız sizi meşgul eden düşüncelerden, huzursuzluktan, mutsuzluktan kurtulmuş olur muydunuz bunu değerlendirin.

♦  Yaşadığınız olaylardan dolayı psikosomatik rahatsızlıklarınız olup, olmadığını kontrol edin. Vücudunuzda gerginlikler, geçmeyen ağrılar var mı?

♦  Duygularınızı daha iyi gözden geçirmek için nefes alma egzersizleri, yaşadığınız travmayı, olayı, durumu kâğıda dökebilirsiniz.

Pozitif Olabilmek İçin Kendimize Yapacağımız Telkinler

Bizi etkileyen duygu ve düşüncelerimizin farkına varıp bizi olumsuz etkilemesinden kurtulabilmemiz için yerine olumlu cümle kalıplarını yerleştirebiliriz.

•  Geçmişte yaşadıklarımız değiştiremem. Ama sonuçlarıyla baş edebilirim.

•  Olumsuz düşünce ve duygularımın üstesinden gelebilirim.

•  Yaşadıklarım acı da olsa bunlar hayatımın en önemli tecrübesi olarak görüyorum.

•  Geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmak yerine bu anı yaşamayı tercih ediyorum.

•  Kaygı ve endişelerim rasyonel değil. Geleceği elimden geldiğince doğru bir şekilde inşâ edebilirim.

•  Mantıklı hareket ettiğimde önüme yeni yollar açılıyor ve sorunlarımı çözebiliyorum.

•  Mutluluğu hak ediyorum, mutluluğa ve huzura ulaşabilirim.

•  Duygularımı aklımla ve irademle yönetebilirim.

Hayatın getirdiği zorluklar karşısında baş etmek için farkındalıklarımızı artırmak, geçmiş zorlukları, geleceğin kaygısı arasında sıkışıp kalmadan bugünü yaşayabilmek için kabullenmemiz gereken ne varsa bunları halledip, yaşamımıza olumlu bakış açıları kazandırabiliriz. Bunu yapmakta zorlanıyorsak, bir psikoterapisten destek alabilirsiniz.

                                                                                                                                              Aile Danışmanı Özcan Dalgıç